Avrupa’da matbaanın 15. yüzyılda icat edilmesi, bilgiye erişim açısından bir devrim yaratmıştı. Matbaanın yaygınlaşmasıyla birlikte kitaplar, broşürler ve bilimsel eserler daha hızlı, daha ucuz ve daha erişilebilir hale geldi. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nda matbaanın kullanıma girmesi, Avrupa’ya kıyasla yaklaşık 300 yıl gecikmişti. Peki, bu gecikmenin nedenleri nelerdi? Osmanlı’da matbaanın gelişim süreci nasıl ilerledi?
Matbaanın Gecikme Sebepleri
Osmanlı’da matbaanın geç kabul görmesinin birkaç önemli nedeni bulunmaktadır:
1. Dini ve Kültürel Direnç: Osmanlı’da özellikle Arap alfabesiyle yazılmış olan dini eserlerin elle yazılmasının bir tür saygı gereği olduğu düşünülüyordu. El yazmasının kutsallığına inanılıyor, din adamları matbaanın dini kitaplar üzerinde saygısız bir etki yaratacağına inanıyordu. Bu nedenle, ulema sınıfı matbaanın yayılmasına karşı çekimser bir tutum sergiledi.
2. Ulemanın Gücü ve Gelenekçilik: Osmanlı toplumunda ulema sınıfının bilgi üzerindeki etkisi oldukça fazlaydı. Kitap kopyalama, hattatların ellerinde olan, özel ve saygın bir işti. Hattatlar ve ulema, matbaanın bu mesleği tehdit edebileceğinden endişeliydi. Geleneksel yöntemlerin sürdürülmesi konusunda gösterilen direnç, matbaanın geç kalmasına neden olan bir diğer faktördü.
3. Sosyal ve Siyasi Kaygılar: Osmanlı İmparatorluğu, farklı etnik ve dini grupların birlikte yaşadığı bir toplumdu. Matbaanın toplumda hangi değişikliklere yol açacağı belirsizdi ve bazı idareciler, yeni bilgilerin hızlı yayılmasının kontrol edilemez sonuçlar doğurabileceğinden korkuyordu.
Osmanlı’da İlk Matbaa ve İbrahim Müteferrika’nın Rolü
1727 yılında Macar asıllı Osmanlı bürokratı ve bilim insanı İbrahim Müteferrika, Osmanlı’nın ilk matbaasını kurmak için padişah III. Ahmed ve dönemin Şeyhülislamı’ndan onay almayı başardı. Ancak bu onay, yalnızca dini olmayan eserlerin basılması için verilmişti. İbrahim Müteferrika’nın matbaasında tarih, coğrafya ve fen gibi alanlarda basılan ilk eserler, Osmanlı’da bilim ve kültür dünyasında yeni bir dönemin kapılarını aralamıştı.
İbrahim Müteferrika’nın basımını gerçekleştirdiği ilk eserlerden bazıları:
• Vankulu Lügatı: Türkçe-Arapça bir sözlük olan bu eser, Osmanlı matbaasında basılan ilk eser olarak kabul edilmektedir.
• Cihannüma: Katip Çelebi’nin ünlü coğrafya eseri olan Cihannüma, Müteferrika matbaasında basılmış ve o dönemin Osmanlı toplumuna dünya coğrafyasını tanıtma amacı gütmüştür.
• Takvimü’t-Tevarih: Bu tarih kitabı, Osmanlı’da tarih bilincini yayma açısından önemli bir eser olarak dikkat çekmiştir.
Bu eserler, Osmanlı halkı arasında bilgiye erişimi artırmış ve özellikle aydın kesim üzerinde etkili olmuştur.
Matbaanın Toplumsal Etkisi ve Geleceğe Yansımaları
Matbaanın Osmanlı’da kullanıma girmesi, kısa vadede büyük bir değişim yaratmasa da uzun vadede Osmanlı toplumunda bilgiye erişim, okuma kültürü ve entelektüel birikim üzerinde olumlu etkiler yaratmıştır. Yavaş bir şekilde ilerleyen bu değişim süreci, Tanzimat Dönemi’ne kadar ciddi bir ivme kazanmasa da Osmanlı’nın modernleşme çabalarının bir parçası olarak önemlidir. Matbaanın gecikmesi, Osmanlı’nın bilimsel ve teknolojik gelişimlerde Avrupa’nın gerisinde kalmasına neden olmuştur. Ancak yine de İbrahim Müteferrika’nın çabalarıyla başlayan bu süreç, Osmanlı’nın modernleşme hamlelerinin bir parçası olarak tarihteki yerini almıştır.
Osmanlı’da matbaanın geç benimsenmesi, imparatorluk içindeki kültürel, sosyal ve dini dinamiklerin bir yansımasıdır. İbrahim Müteferrika’nın çabaları sayesinde başlayan bu süreç, Osmanlı toplumunda yavaş yavaş bir bilgi devrimi yaratmış, bilimsel ve kültürel gelişmelerin temel taşlarından biri olmuştur. Osmanlı’nın matbaa ile geç tanışması, aynı zamanda imparatorluğun modernleşme sürecinin gecikmesine neden olmuş ve Osmanlı’nın Avrupa karşısındaki bilgi birikimindeki açığı kapatmasını zorlaştırmıştır.