
Büyük Selçuklu Devleti, tarih sahnesine çıktığı andan itibaren yalnızca askeri zaferleriyle değil, aynı zamanda kurduğu yönetim sistemi, bilim ve kültürdeki atılımlarıyla da öne çıkmıştır. Bu büyük yapının en parlak dönemi ise hiç kuşkusuz Sultan Melikşah zamanında yaşanmıştır. Alparslan’ın oğlu, Nizamülmülk’ün yetiştirdiği bir hükümdar, Selçukluların altın çağının sahibidir Melikşah. Bu makalede, onun dönemini sadece savaşlar üzerinden değil, merkezî yönetim, bilim, astronomi, mimari, eğitim ve iç siyaset üzerinden detaylıca işleyeceğiz.
Tahta Çıkış ve İlk Yıllar
Alparslan, Malazgirt Zaferi’nden kısa süre sonra öldüğünde yerine oğlu Melikşah geçti (1072). Henüz 17 yaşındaydı ama arkasında muazzam bir destek vardı: Devletin veziri Nizamülmülk. Tahta geçtiği andan itibaren hem iç karışıklıklarla hem de dış tehditlerle mücadele etmek zorunda kaldı. Kardeşleri ve amcalarıyla giriştiği iktidar savaşları devletin temelini sarsmadan bastırıldı. Bu, onun kararlılığının ilk işaretiydi.
Nizamülmülk’le Ortaklık: “İki Başlı Devlet Aklı”
Melikşah’ın devleti yönetme biçimi, mutlak otoriteden çok “akıllı danışma” üzerine kuruluydu. Özellikle Nizamülmülk ile kurduğu ilişki, Osmanlı’daki padişah-vezir iş birliğinin öncülü sayılabilir. Nizamülmülk’ün kaleme aldığı Siyasetnâme, yalnızca Selçuklu değil tüm Türk-İslam devletleri için siyaset ahlakının anayasası gibiydi. Bu dönemde:
- Devlet daireleri yeniden düzenlendi,
- Vergi sistemi oturtuldu,
- Şehirlerde güvenlik ve adalet sağlandı,
- İktidara sadakatli bir bürokrasi inşa edildi.
Bilim ve Astronomi: Melikşah Takvimi
Melikşah yalnızca savaşçı bir hükümdar değildi; bilimle doğrudan ilgilenen bir liderdi. Onun emriyle 1074 yılında İsfahan’da gözlemevi kuruldu. Dönemin en önemli bilim adamlarından biri olan Ömer Hayyam, burada çalışmalara katıldı. Melikşah Takvimi (Celalî Takvimi), bu gözlemevinin sonucunda ortaya çıktı. Güneş yılına göre hesaplanan bu takvim, dönemi için oldukça ileri düzeydeydi ve Avrupa’daki takvim reformlarından önceydi.
Eğitimde Medreseleşme: Nizamiye Medreseleri’nin Zirvesi
Melikşah dönemi, Nizamiye Medreseleri’nin sayıca arttığı ve kalite olarak zirveye ulaştığı dönemdi. Bu okullar, yalnızca dini eğitim değil, hukuk, felsefe ve mantık eğitimi de veriyordu. Devlet kadroları buradan yetişiyordu ve mezunları bir tür “siyaset okulu”ndan çıkmış gibi kabul ediliyordu. Bağdat’taki Nizamiye, bu dönemde İslam dünyasının en büyük akademik merkezlerinden biri haline geldi.
İç Siyaset ve Taht Mücadelesi
Melikşah dönemi her ne kadar parlak olsa da içte bazı çatışmalar da yaşanmadı değil. Nizamülmülk’ün etkisi artınca, saray içinde “vezir devleti yöneten adam” algısı yayılmaya başladı. Melikşah ise güçlü bir hükümdardı ve bu gölgeyi ortadan kaldırmak istedi. Bu gerginlik, Nizamülmülk’ün 1092 yılında suikasta uğramasıyla sonuçlandı. Aynı yıl Melikşah da aniden öldü.
Melikşah’ın Ölümü ve Sonrası: Çöküşün Başlangıcı
Melikşah’ın ani ölümüyle birlikte devlet içinde iktidar mücadelesi başladı. Oğlu Mahmud henüz çocuktu ve saraydaki klikler arasında taht mücadeleleri başladı. Batıni (Haşhaşi) tehdidi de bu dönemde giderek arttı. Devlet kısa sürede parçalandı ve çeşitli beylikler ortaya çıktı. Melikşah sonrası dönem, büyük Selçuklu mirasının paylaşımıyla geçti.
Değerlendirme
Melikşah dönemi, yalnızca Büyük Selçuklu’nun değil, tüm Orta Çağ İslam dünyasının bilim, siyaset ve idari alandaki zirvesidir. Bu dönemden alınacak dersler, sadece Türk-İslam tarihiyle ilgilenenler için değil, modern devlet inşasıyla ilgilenen herkes için önemlidir. Devlet aklı, danışma kültürü, ilimle iç içe bir iktidar yapısı… Melikşah, bu başlıkların hepsinde örnek alınabilecek bir isimdir.