
Türk tarihinde Osmanlı kadar bilinmese de, 15. yüzyılda Anadolu ve İran coğrafyasında büyük etki yaratan bir Türk hanedanı daha vardı: Akkoyunlular. 1378’de Bayındır boyuna mensup Türkmenler tarafından kurulan bu devlet, kısa sürede Doğu Anadolu, İran, Azerbaycan ve Irak’a hâkim oldu. Özellikle Uzun Hasan döneminde siyasi, askerî ve diplomatik başarılarıyla Osmanlı’nın en ciddi rakibi hâline geldi. Bu makalede Akkoyunluların kuruluşundan yükselişine, Osmanlı ile mücadelelerinden Safevî mirasına kadar pek çok yönünü akademik titizlikle ele alacağız.
Kuruluş ve Yükseliş Dönemi
Akkoyunlular, adını göçebe bir Oğuz boyundan alır. Anadolu’daki ilk varlıklarını Erzincan, Diyarbakır ve çevresinde gösterdiler. İlk yıllarında Karakoyunlularla süregelen mücadeleler, devletin askeri yapısını güçlendirdi. Uzun Hasan’ın 1453’te tahta geçmesiyle devlet yükselişe geçti.
Uzun Hasan, yalnızca bir savaşçı değil, aynı zamanda büyük bir stratejistti. Hem doğuda Karakoyunluları bertaraf etti hem de batıda Osmanlı ile mücadele edecek düzeyde bir güç oluşturdu. Devletin başkenti Diyarbakır ve sonrasında Tabriz, siyasi ve kültürel merkezler hâline geldi.
Osmanlı ile Siyasi Rekabet: Fatih ile Uzun Hasan’ın Kapışması
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra gözünü Anadolu’daki Türk beylerine çevirdi. Akkoyunlular da bu tehditten azade değildi. Ancak Uzun Hasan, Osmanlı ile doğrudan bir savaşın zamanının gelmediğini biliyordu ve Batılı devletlerle ittifak kurmaya başladı.
- Venediklilerle ittifak yaptı,
- Osmanlı’ya karşı Papalık ve Napoli Krallığı ile diplomatik temaslar yürüttü,
- Trabzon İmparatorluğu’nu korumaya aldı (çünkü kayınpederiydi).
Bu dönemde Akkoyunlular, Anadolu’da Osmanlı’ya karşı bir denge unsuru hâline geldi. Bu çatışma 1473’te Otlukbeli Savaşı ile doruğa ulaştı.
Otlukbeli Savaşı (1473): Anadolu’da Güç Savaşı
Fatih Sultan Mehmet ile Uzun Hasan’ın orduları, Erzincan yakınlarındaki Otlukbeli’nde karşı karşıya geldi. Akkoyunlu ordusu daha kalabalık ve atlı güce sahipti. Ancak Osmanlı ordusu yeni bir savaş makinesi gibi disiplinliydi: topçuluk, tüfekli askerler ve piyade düzeni bu savaşta belirleyici oldu. Sonuç:
- Akkoyunlular ağır yenilgiye uğradı,
- Uzun Hasan’ın Anadolu üzerindeki etkisi azaldı,
- Osmanlı Anadolu’da tek Türk gücü hâline geldi.
Ancak bu, Akkoyunluların tamamen yıkılması demek değildi. Hâlâ doğuda ciddi bir güçtüler ve İran’da siyasi hâkimiyetleri sürüyordu.
Kültürel ve İdari Yapı
Akkoyunlular, tıpkı Timurîler ve Osmanlılar gibi merkezî bir idare kurma çabasındaydılar. Farsça resmi dil, Türkçe halk dili, medreseler, vakıflar, camiler inşa edildi. Uzun Hasan döneminde kurumsallaşma çalışmaları hız kazandı.
İlginçtir ki Uzun Hasan, Osmanlı kanunlarından etkilendi. “Dasturname-i Hasan Bey” adında bir kanun kitabı hazırlattı. Bu, Akkoyunlu coğrafyasında hukuki düzenin temelini oluşturdu.
Akkoyunlu’dan Safevî’ye: Bir Mirasın Devri
Uzun Hasan’ın ölümünden sonra Akkoyunlu Devleti çözülmeye başladı. Oğulları ve akrabaları arasında taht mücadeleleri çıktı. Bu zayıflıktan yararlanan, Akkoyunluların eski komutanlarından olan bir aile yükselişe geçti: Safevîler.
Safevî tarikatının lideri Şah İsmail, hem annesi aracılığıyla Akkoyunlu soyundan geliyordu hem de onların askeri kalıntılarını devraldı. Böylece Akkoyunlu topraklarında yeni bir güç doğdu.
Değerlendirme: Gölgedeki Gücün Hak Ettiği Yer
Akkoyunlular, Osmanlılar kadar uzun ömürlü olmasa da, 15. yüzyılda Anadolu-İran coğrafyasında gerçek anlamda bir süper güçtü. Diplomasi, savaş, hukuk ve kültürel gelişimde oynadıkları rol küçümsenemez. Osmanlı’nın doğuya yönelmesini yavaşlatmış, Safevîlerin zeminini hazırlamış ve Türk tarihine alternatif bir merkezî devlet modeli sunmuşlardır.